Kerim TOKSÖZ yazdı: Kış da karda üretim yapıyoruz ama herkes bize vuruyor. Kışın seranın içinde yatıyoruz, yazın da sıcakta kavrulup, üretim yapıyoruz ama herkes bir patlıcanın, domatesin, biberin ve muzun fiyatına takmış gidiyor. Çiftçinin anası inim inim ağlıyor, üretici binbir zahmetle ürününü üretiyor ama iş satışa gelince herkes fiyatı pahalı buluyor. Kimse çiftçinin derdini sormuyor, halinden anlamıyor. Bir patlıcan nasıl üretilir, bir domatese kaç ilaç kullanılır, bir biberi üretmek için kaç gün beklenir, bir muz üretimi yapılırken bebeğe bakar gibi çiftçiler ürünlerine nasıl bakıyor, onu soran yok. Çiftçinin serasını fırtına götürür, çiftçiye bir geçmiş olsun derler bir daha ortada gözükmezler. Çiftçinin ürettiği ürünü pahalı buluyorlar ama mazotun litresi kaç para onu söylemezler. Çiftçi bir ilaç kutusunu kaç paradan alıyor, onu konuşmazlar. Çiftçi işçi tutar, tarlasını ektirir ama o insana verilen yevmiyeyi bile bilmezler. Çiftçi Yaş Sebze ve Meyve Hali'ne her indirdiği ürünün vergisini direk öder ama bu konuda çiftçiye bir teşekkür bile etmezler. Çiftçinin sırtından kazanırlar ama dönüp çiftçinin derdini çözmezler, problemiyle de ilgilenmezler. Herkesin derdi çiftçinin ürettiği ürünün fiyatını düşürmek ama kimse ilaç ücretlerini düşürmek için bir adım atmıyor, kılını bile kıbırdatmıyor. Bir dönüm seranın maliyetini bugün kimse konuşmuyor ama domatesin fiyatı Türkiye'nin gündemini belirliyor, ülke gündemini meşgul ediyor. Çünkü o ürünü bir çiftçi üretiyorsa herkes o ürünün ücretini düşürmenin derdine düşüyor ama bugün demirin ücreti ne kadar olduğunu kimse bilmiyor, bilmek bilmiyor. Çiftçinin elektrik ücretinin düşmesi için kimse çabalamıyor, çiftçinin ürettiği ürünün fiyatını düşürmeye çalıştığı kadar. Milletvekillerinin maaşlarını düşündükleri kadar köylünün ekonomisini kimse düşünmüyor. Bugün 600 Milletvekilinin aldığı maaş da kimsenin gözü yok ama tek dertleri çiftçinin cebine giren parada herkesin gözü var. Çiftçi tek gözlü bir odada yaşıyor, gece borcunu, gündüz de ürününü düşünüyor. Cebine giren parayla kıt kanat geçinip gidiyor. Bırakın çiftçiyle uğraşmayı, bırakın fakir fukaraya darbe vurmayı. Bırakın çiftçimiz üretsin, yüzü bir nebze olsun gülsün.