Kendi sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Baraner şunları söyledi:
"Turizm sektöründe gözümü ilk açtığım yerin Alanya olmasından dolayı, bu şehrin benim için ayrı bir yeri olduğunu belirtmek isterim. Her ne kadar burada yaşamasam da Alanya’ya borcum olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Alanya’yı takip etmeyi hiç bırakmadım ve her zaman mercek altında tuttum. Hayatı boyunca turizm sektörün içinde olan birisi olarak, ekonomisinin ana lokomotifi turizm olan Alanya’nın, sektörde yaşadığı altın çağlarını geride bıraktığını, o günlere geri dönmek için herhangi bir planlama yapılmadığını, çaba sarf edilmediğini üzülerek ifade etmek istiyorum. Ülkenin turizm politikasının yanında; Alanya’nın da turizm politikası olması gerektiği, hedeflerin belirlenmesi, bu hedeflere ulaşmak için planlamaların yapılması ve taviz verilmeden yapılan planların uygulanması kaçınılmazdır. Kaçan treni yakalama şansımızı iyi değerlendirmek için yerel yönetimlere önemli görev ve büyük sorumluluklar düşmektedir. Yerel yöneticilerin bu konuda inisiyatif almaktan kaçınmamaları gerekiyor. İnisiyatif almaktan kaçınmaları durumunda, Alanya turizmi geri dönülmez bir yola girer ve sürekli geçmiş günleri aramak zorunda kalabilir. Turizmin ülkemizde ilk başladığı yer olan Alanya’nın, iklimi, denizi, güneşi ile kumunun yanında paha biçilemez tarihi ve kültürel güzelliklere sahip olmasına rağmen geçmişte ağırladığı nitelikli ve ekonomisi güçlü turisti son yıllarda neden kaybetmeye başladığı sorunsalının sebep ve sonuç ilişkileriyle çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kaybın sebepleri arasında bizlerin dışında gelişen, müdahale edemeyeceğimiz etkenler mutlaka vardır; ancak müdahale edemeyeceğimiz gelişmelerin etkilerini minimuma düşürmek yerel yöneticilerin elindedir.
Unutulmamalıdır ki bu etkenlerin dışında, müdahale edebileceğimiz, önceden tedbirlerini alabileceğimiz birçok konuda ilgililer, gerekli çalışmaları yapmakla sorumludurlar. Öncelikle son yıllarda üzülerek görüyorum ki Alanya turizminin olmazsa olmazı apart oteller yıldan yıla yok oluyor. Alanya’da yaşayan herkesin uzun yıllar apart otellerin ekmeğini yediği unutulmamalıdır. Apart otellerin yıkılması ya da tadilat yapılmak suretiyle 1+1 dairelere dönüştürülerek satılması, maalesef Alanya’da barınma sorununu çözmediği gibi bölge turizmine de en ağır darbeyi vurmaktadır.
Özellikle İskandinav ve bazı Avrupalı turistler için büyük öneme sahip olan apart otellerin yok edilmesine izin vermenin olumsuz sonuçları şimdiden hissedilmeye başlandı. Süreçte turizm çalışanları açısından da bunun olumsuzluklarının artarak devam edeceğine inanıyorum.
Her şeyin ekonomi üzerine kurulduğu bir dünya düzeninde, sahip olduğumuz bacasız fabrikaları kendi ellerimizle yıkıyoruz veya yıkılmasına göz yumuyoruz.
Peki, vatandaşlarımızın son yıllarda yaşadığı barınma sorununu bu yöntemle çözebiliyor muyuz? Gördüğüm kadarıyla maalesef çözemiyoruz. Aksine bu durum bazı açılardan daha da çıkmaza girmiş gibi görünüyor.
Herşey dahil sistemde gelen turistlerin ülkemiz ekonomisine daha fazla katkı sağlaması için otelden dışarıya çıkarmanın yoları aranırken; apart otellerin yok edilmesi, şehir içinde dolaşımı düşürerek, esnafa katkısı olmadığı için dolasıyla ülke ekonomisi için istenen katkıyı sağlamamaktadır.
Unutulmamalı ki, esnaf olmadan turizm olmaz. Turizmin olmazsa olmazlarından birisi de nitelikli esnaftır. Bir şehri sevdiren en önemli unsurlardan birisi de güler yüzlü, dürüst ve işini iyi yapan esnaftır.
Ne yazık ki, gelen turistin kişi başı harcamaları her geçen gün düşmektedir. Bu durumun esnafa vereceği zararın yanında, ücretli turizm çalışanları açısından da yapacağı olumsuz etki gözden kaçırılmamalıdır.
Ülkemizde, bugün itibariyle ücretli turizm çalışanlarının sayısının 1 milyon 250 bin dolaylarında olduğu, Alanya’nın da ücretli turizm çalışanı açısından, bu pastada ciddi bir payı olduğu unutulmamalıdır.
Alanya ve Alanya turizmi için, bu konuda yetkisi ve etkisi olan herkesin elini taşın altına koyması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Nitelikli yani ekonomisi iyi turisti Alanya’ya çekmek için konuyu sadece apart oteller özelinde de değerlendirmemek gerekiyor.
Hedefimiz belirli standartlarda yaşamaya alışmış, kaliteli turistleri Alanya’ya çekmekse; bu konudaki çalışmaların çok daha geniş açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.
Bunun için öncelikle şehir disiplininin sağlaması gerekiyor. Kendimi hedeflediğimiz turistin yerine koyuyorum. Evet, iklimi, denizi, güneşi, kumsalları, tarihi ve saymakla bitiremeyeceğimiz birçok güzellikleri ile reddedemeyeceğim bir destinasyon Alanya.
Turist olarak yaşadığım ülkede belirli kurallara göre, iyi veya kötü belli bir hayat standardım var. Alanya’nın güzelliklerini yaşamak için eşimle, çocuklarımla buraya geliyorum ama maalesef kaldırımlarda yürüyemiyorum. Tüm dünyada kaldırımlar insanların yürümesi için dizayn edilmiş olmasına rağmen; Alanya kaldırımlarında Binbin’lerden, motorsikletlerden veya benzeri taşıtlardan dolayı güvenli bir şekilde yürümek mümkün değil.
Kaldırımların üzerinde, şehrin merkezinde anlam veremediğimiz gecekondu gibi yapılar; sahillerde, kaldırımlarda yer yer seyyar satıcılar, zorla satış yapmaya çalışan denetimsiz kişiler var. Böyle bir ortamla karşılaşınca, ben nasıl ülkeme döndüğümde arkadaşlarıma Alanya’ya gitmeleri için telkinde bulunabilirim veya bir sonraki sene tekrar tatilimi Alanya’da yapmayı nasıl düşünebilirim.
Görüyorum ki turizm sezonunun en yüksek olduğu bu dönemde bile devam eden inşaat çalışmaları var. Belediye bile yasağa kendi uymuyor ki, denetlesin. Sahiller ve yol kenarları inşaat molozlarıyla dolu. Niçin bu dönemde bu çalışmaların devamına izin veriliyor? Turizm bu şehrin önceliği değil mi?
Şehrin her köşesinde ve özellikle halka açık sosyal alanlarda, çocuk parklarında bile yerlere atılmış içki şişeleri gördüm ve çok üzüldüm. Buralarda alkol tüketilirse siz ailenizle, çocuklarınızla parklara gitmek ister misiniz?
Sorun alkol içilmesinde değil; sorun o kadar restaurant ve kafe varken, insanların huzur içinde vakit geçirmek isteyecekleri sosyal alanlarda alkol içilmesidir. Bu durum güven duygusu açısından da sorun olabiliyor.
Geçtiğimiz hafta haber bültenlerine ve sosyal medyaya düşen Alanya İskelesi’ndeki kavganın görüntüleri kan dondurucuydu. Bu olayı burada yaşanan küçük bir olay gibi görmemeliyiz.
Maalesef bu bir imaj kaybıdır, ayrıca reklamın iyisi kötüsü olmaz zihniyetinin devri biteli çok zaman oldu. Bu, medyaya yansıyan bir küçük bir örnek ama biliyorum ki medyaya yansımayan daha neler var. Örneğin, geçmiş yıllarda Alanya'yı stratejik bir destinasyon olarak benimseyen tur operatörlerinden son yıllarda hiç olumlu şeyler duymuyorum.
Bütün bu olumsuzluklar yetkililer tarafından ivedilikle ortadan kaldırılmazsa; kaçan treni yakalama şansımız tamamen ortadan kalkar.
Bu şartlarda esnafımızın da önümüzdeki yıllarda zor günler geçirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Alanya turizmini olumsuz etkileyen olayların ve olumsuz gelişmelerin önüne geçmek için empati yaparak, şehir disiplininin sağlanması, şehrin anayasasının belirlenmesi sadece burada ağırlayacağımız turistler için değil; Alanya’da yaşayan vatandaşlarımız için de çok büyük bir öneme sahiptir. Bu da ancak güçlü yerel yönetim ve vizyon sahibi yerel yöneticiler ile sağlanabilir."