İşte Uçur'un o yazısı:
"Bugüne dek neler olmuş gelin hep birlikte kısaca bakalım;
1-Gazipaşa'nın doğusunda yapılamsı için harekete geçilen bir akaryakıt tesisi projesi belli aktörler tarafından belli amaçlarla Alanya'nın geriye kalan son ve bakir sahil şeridine kaydırılıyor. Koruma altındaki Yeşilöz sahilleri ve Uğrak mahallelerine kaydırılan bu proje için büyük bir gizlilik içinde proje çalışmaları başlatılıyor. Ne yazık ki konudan en başından beri haberdar olan, hatta bazıları projenin bizzat içinde olan, projenin geleceği seviyeleri ve Alanya'ya kaybettireceklerini de bilen bu isimler Alanya halkını bilgilendirmek yerine susmayı tercih ediyorlar...
2-06.06.2011 Koruma altındaki Alanya sahillerine kaydırılan Akaryakıt Dolum - Depolama Tesisi ve Şamandıra Hattı projesi için Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 5281 Sayı ile  “ÇED Gerekli Değildir Belgesi” veriliyor; 
3- 20.08.2013 Kapasite artışı için Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden 21646 sayılı ÇED Gerekli Değildir
belgesi alınıyor.
4-20.08.2013 tarihinde verilen ÇED gerekli değildir belgesinin verdiği ayrıcalık neticesinde yıldırım hızıyla Depolama Tesisi, İletim Hattı ve Şamandıra Sistemi için imar planları hazırlanıyor.
5-03.12.2013 tarihinde Akaryakıt tesisi için hazırlanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için Alanya belediyesinden görüş talep eden Çevre ve Şehircilik bakanlığına Av.Hasan Sipahioğlu başkanlığında toplanan Alanya Belediye Meclisi 313 numaralı meclis kararı ile tesisin Alanya turizmine vereceği zararları gerekçe göstererek kesin bir dille karşı çıkıyor.
Yine bu imar planı kapsamında bakanlığın görüş talep ettiği Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Antalya'da da kullanılan, görsel bir kirlilik yaratmadığı gibi bölge içinde fazlasıyla yeterli olan "Şamandıra" sistemini her nasılsa uygun bulmayıp Alanya'nın Turizmini hiçe sayarcasına daha tehlikesiz olan şamandıra sistemini kabul etmeyip "Projenin dolfen/terminal sistemi şeklinde yeniden planlanarak sunulması halinde değerlendirme yapılabileceğini belirtiyor" Yani bu sistem küçük ve genişletilemez, daha büyüğü için proje hazırlayın onay verelim diyor... Vah Alanya'm vah...
6-18.09.2014 tarihinde istemeyerek te olsa şirket; "Madem bakanlık iskele yapmamızı istiyor, yapalım o zaman" diyerek hazırladığı yeni tesis projesi için ALANYA ve Antalya Belediyelerinin de OLUMLU görüş vermesiyle 3616 sayılı ÇED Olumlu belgesini alıyor. 
*Bu ÇED süreci dönemin Demirtaş belediyesi ve bölge muhtarlıkları tarafından sözde duyuruluyor ancak halk toplantısına sadece Yeşilöz'den ve halk adına yalnızca 2 (iki) kişi (toplantının yapıldığı restoran sahibi ve Yeşilöz muhtarı azası) katılıyor. Kimseciklerin bu toplantılardan ve süreçten haberi yok.
*Bayramlar ve dini günlerde yüzlerce , binlerce insana toplu sms gönderenler toplu sms göndermiyor, halkı bilgilendirmiyorlar. 
*ALANYA BELEDİYESİ duyuru yapmak, toplu sms göndermek ya da sosyal hesapları üzerinden konu ile alakalı paylaşım yapma gereği görmüyor. 
*Başta projenin mimarı olmak üzere tüm meclis üyeleri sessiz.
*Sisyasi parti ilçe teşkilatları, yöneticileri ve başkanları sessiz.
7- 28.12.2015 tarihinde izin işlemleri ve prosedürler devam ederken bu kez depolama tesis alanında kapasite arttırmak isteyen şirket yine ALANYA ve Antalya belediyelerinin de aralarında bulunduğu kurumların olumlu görüş vermesiyle 4071 sayılı ÇED olumlu kararını alıyor.
*2014 yılında olduğu gibi "JET" hızıyla ilerleyen ÇED süreci 2015 yılında da halktan ustaca gizleniyor. 
*Halk bilgilendirme toplantısına yine sadece Yeşilöz'den muhtar, bir akrabası ve neler olduğundan haberleri olmayan iki balıkçının imzası alınarak toplamda 4 (dört) kişinin halk adına katılımı ile yapılıyor.
*Dini günler ve bayramlarda telefonları, seçim arefelerinde kapıları aşındıranlardan yine ne bir sms ne de duyuru gelmiyor.
*ALANYA BELEDİYESİ sessiz. Ne sosyal hesaplar üzerinden ne de toplu sms ler ile Alanya halkı geleceğinden olurken bilgilendirilmiyor.
*Başta projenin mimarı olmak üzere tüm Alanya Belediyesi meclis üyeleri sessiz.
*Siyasi parti ilçe teşkilatları, yöneticileri ve başkanları sessiz.
8- Sanıyorum 28.09.2017 tarihiydi yine halktan ustaca gizlenmiş bir ÇED süreci halk bilgilendirme toplantısı yapılacağı  toplantıdan 1 gün önce sızdırılmıştı. Gece vakti Sn. Hüseyin Yıldız'a durumu anlatan bir mesaj gönderdim. Bir süre sonra beni aradı ve ertesi gün yapılacak olan toplantıya kalabalık bir katılım yapmak için karar aldık.
*Toplantının yapılacağı sızdırılınca ne yapacağını şaşıranlar camilerden anons yaptırıp toplantıyı duyurma gayretine girerek kamufle olmaya çalıştılar. 
*Kalabalık bir halk katılımı olacağını beklemeyen bakanlık heyeti geçmişte olduğu gibi 2-3 seçilmiş ile süreci tamamlamaya alışmış olacak ki "U" düzeni verip halk adına 2-3 boş sandalye bırakmış, balıklarını yiyip keyifli sohbetler ederken akın akın gelen bölge halkını karşılarında görünce panikleyip ne yapacaklarını şaşırmışlardı.
*Hararetli tartışmalar oldu. 
*O toplantıda Çevre şehircilik il müdürlüğü yetkilisi sürekli söz alan vatandaşın sözünü kesip konuşmalarına müsade etmemiş, şirket lehine taraf olmuştu. 
*O toplantıdan sonra bugüne dek aksamadan devam eden ÇED süreci özverili çabalarımız sonucu 15 kasım 2019 tarihine kadar sonuçlandırılamadı.
*ALANYA BELEDİYESİ'nin ve Antalya Belediyesi'nin yine olumlu görüş bildirdiği bu ÇED sürecinde, bundan öncekilerde olduğu gibi bakanlıkta yapılan değerlendirme toplantılara Alanya'mızı temsilen bir kez olsun temsilci gönderilmediğini üzülerek öğrendik.
*Alanya Belediyesi başta olmak üzere kurumların, odaların tek kelime açıklama yapmadığı bu süreçte Alanya "Rant Kanserinin" pençesinde kaderine terk edilmişti.  
9- 14.05.2019 tarihinde; Sözde Alanya ve Gazipaşa'nın akaryakıt ihityacını karşılayıp Alanya Antalya karayolundaki "aslında olmayan" yoğun tanker trafiğini rahatlatmak için geliyoruz diyen şirket; Mersin'den Fethiye'ye, Afyon'dan Burdur'a, Konya'ya uzanan ve sürekli genişleyen dağıtım ağı neticesinde artan akaryakıt ihtiyacını karşılayabilmek için dolfen iskelesinde kapasite artışına gitmek istiyor.  60.000 ton akaryakıt veya LPG taşıyabilen tankerlerin yanaşabilmesi için bakanlığa başvuran şirkete ilgili bakanlık "112676 sayılı yazı ile ÇED Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına gerek bulunmadığını" belirterek izin veriyor.
10- 22.07.2019 tarihinde Çevre Ve Şehircilik Bakanlığında kapasite artışı projesi kapsamında değerlendirme toplantısı yapılacağı duyumunu aldık. Geçtiğimiz yerel seçimlerden birkaç gün önce yapılmak istenen bu toplantı girişimlerimiz ve projedeki eksikler nedeniyle ertelenmişti. Alanya Belediyesi ve görüşleri sorulan kurumlar çok önceden bu toplantıdan haberdar olsalar da her zaman olduğu gibi yine sosyal hesapları ya da toplu sms'ler yoluyla Alanya halkını bilgilendirme gereği görmediler. Bu toplantıdan şahsi bağlantılarımız sayesinde haberdar olduk.
*Tüm ısrarlarımıza rağmen bakanlık yetkilileri toplantıya katılmamıza müsade etmeyeceklerini söylediler.
*Belediye meclisi üyeleri  her zaman olduğu gibi sessizdi.
*Tüm gayretimize rağmen siyasi parti ilçe başkanları ve yöneticilerini de harekete geçiremedik. Halbuki ilçe başkanlarının bakanlığa yapacakları bir ziyaret çok şeyi değiştirebilirdi. Ama gitmek istemediler belli ki.
*Toplantı günü sanki özenle seçilmişti daha önce de yerel seçimlere 2-3 gün kala yapılması planlanan toplantı yineilginç bir zamanlama ile; 22 temmuzda yani Gökbel yayla şenliklerinden bir gün sonra yapılacaktı.
*Tesis hakkında tek kelime yazmayanlar da Gökbel'e şenliğe gitmişlerdi. Eğlenmek onların da hakkı.
*Alanya'nın kaderi ile oynayan bu tesis hakkında tek kelime açıklama yapmayan aksine destek veren Antalya'nın bazı siyasi isimleri de şenlikteydi. Tehlikeyi gören, bilen herkes Ankara'ya akın etmek yerine şenlikte eğlenmeyi tercih etmişti.
*22 temmuzda toplantıya 3 saat kala bakanlıktan arayıp "toplantıya bir kişi alabiliriz" dediler. Alanya'dan Ankara'ya bu sürede gidemezsiniz, avukat bir arkadaşımızdan rica ettik, konuyu biliyordu ve duruşma salonunu terk edip hızla bakanlığa gitti.  Alanya tarihine ismini kazıyan bu cesur yürekli arkadaşımız Alanya adına bakanlık değerlendirme toplantılarına katılan İLK isim oldu.
*Toplantı sonunda bakanlık projeye itiraz edebilmemiz için bir iş günü süre verdi. 
*Seferberlik başlattık, MHP, CHP ve İ.P ilçe başkanları da dahil olmak üzere bazı belediye meclis üyeleri ve bir oda ve az sayıda dernek başkanı ve büyük turizm esnafının imzaları ile itiraz dilekçelerimizi bakanlığa yetiştirdik. 
*Daha sonra Kleopatra Otelciler derneği de dernek olarak bir itiraz dilekçesi hazrlayıp bakanlığa gönderdiler.
*Sn.Hüseyin Yıldız ile birlikte mücadelemize devam ettik.Yeni canlı yayınlar yaptık. Aylar önce dosyalar hazırlayıp gönderdiğimiz 15 Antalya milletvekilinden ikisi Sn.Çetin Osman Budak ve Sn.Rafet Zeybek çağrılarımıza cevap verdiler. CHP ilçe teşkilatı ile bölgeye gidip açıklamalar yaptılar. T.B.M.M'ne konu ile alakalı soru önergesi verdiler ama cevap alamadılar.


Sonuç: 
1- Üç büyük siyasi parti ilçe başkanının da imzaladığı itiraz dilekçeleri bakanlık tarafından dikkate alınmadı ve 15.11.2019 tarihinde bakanlık kapasite artışını onayladı.
2- CHP Alanya ilçe başkanı ve Antalya milletvekillerinin karşı çıktığı, itiraz dilekçesi verip meclise soru önergesi verdiği bu konuda CHP'li Antalya belediye başkanı Sn. Böcek kendisine de bir dosya vermiş olmamıza rağmen konu hakkında TEK kelime açıklama yapmadı.
3-MHP Alanya ilçe başkan Sn. Mustafa Türkdoğan'ın en başından beri karşı çıktığı , gerekçeli dilekçesi ile bakanlığa başvurduğu bu konu hakkında MHP'li Alanya belediyesi şu ana dek TEK kelime etmedi etmiyor?
4-Peki bu denli büyük ve telafisi olmayan bir tehlike ile yüz yüze gelmişken Alanya'da gündem ne? 
HAVAİ FİŞEKLER VE TELEFERİK TARİFESİ;
1990'lı yıllarda turizm esnafının onbinlerce, yüzbinlerce mark ciro yaptığı altın yıllarda her gece havai fişekler atılır "gök bombası" tabir edilen o heybetli havai fişeklerin parçaları turistlerin üzerine yağar ve yüzlerinde gülümsemeye dönüşürdü. Otellerden çıkış yapan her turist kafilesi için büyük oteller havai fişek gösterileri yapardı, yapıyor. İşte o havai fişekler bugün tesisten daha çok konuşTURULUR oldu. Teleferik tarifesininden ötürü zarara uğrayan turistleri düşünen duyarlı Alanya severlerimizin varlığını görünce de gururlandık bir an ama baktık ki onlar da tesis hakkında yazmıyor, yazamıyor. Belki de sorunların gerçekliği ve önceliği çok gelişmiş yazılım algoritmaları tarafından belirleniyordur bilemiyorum, ne de olsa teknoloji çağında yaşıyoruz. Örneğin teleferik tarifesini çok yüksek bulan eski "seal" komandosu turist belki de cinnet geçirecek ve Alanya'yı tek başına işgal edecektir :) (Teleferik tarifesi deyip geçmemek lazım turizmin göbeğine inşa edilen akaryakıt tesisi gibi basit bir konu değil, telafisi yok, değiştirilemez anayasa maddesi) 
Eskiden sevdiğim bir büyüğüm vardı. Entellektüel gibi görünürdü, Alanya sevgisiyle tanınırdı. Son dönemlerde de  kendisine köşe bulduğu gazetelerde okkalı yazılar yazıyordu. Samimi görünüşüne inandığım bu gazeteci büyüğümün bu kritik dönemlerde akaryakıt tesisi hakkında TEK kelime yazmamasını içerliyordum. Biliyordum istese de yazmasına müsade etmezler ama ilginçtir sosyal hesaplarında da bu konu hakkında en ufak bir paylaşım yapmıyor, köşe bulduğu gazetenin çizgisini takip edip havai fişeklere PATLIYORdu. Samimiyetine inandığım bu entellektüel görünümlü büyüğümün gerçek tehlikeyi inatla görmezden gelmesine o kadar içerlemiştim ki, dayanamayıp gayet nazik bir şekilde; "90'lı yıllardan bu yana havai fişeklerden rahatsız olmayanların bu tip yapay gündemler yerine Alanya'nın gerçek sorunlarını dillendirmesi daha doğru olmaz mı?" diye sordum.
Çok değil 3 ay önce akaryakıt tesisine karşı verdiğimiz mücadeleyi işaret ederek;  "Sevgili Yücel seni tebrik ve takdir ederim çok önemli bulduğum bu konuda her daim yanında olduğumu belitmek isterim" diyen ve bırakın kibar bir sitemi en sert eleştirilere dahi açık ve hazırlıklı olması gereken gazeteci beyefendi havai fişek patlamalarından o kadar etkilenmiş ki, bir kibir patlaması yaşayarak yapay bir nezaket ve biraz da öfkeyle  "Sevgili Yücel MHP'li olduğun için sana destek vermiyorum ve senin daha az önemsiz olduğunu düşündüğün konu aslında daha önemli" diyerek cevap verememe fırsat vermeden beni engelledi.
 (Kaldırımda otobüs beklerken saatte 300km hızla bir KOENIGSEGG geçmişti sanki yoldan etkilenmiştim) :) 
Ağabeyim kibirine yenik düşmüş olacak ki büyük bir gaf yapmıştı ve maske de düşmüştü. Benim MHP'li olmamın entellektüel bir gazetecinin memleketine Alanya mefaatlerine hizmet etmesini nasıl olupta engellediğini hala anlamış değilim. Ayrıca entellektüel görünümlü bir gazetecinin siyasi nefret ve husumetini açık etmesi, örnek olması gerekirken gençleri siyasi kutuplaşmaya itecek söylemlerde bulunmasını kabul etmek mümkün değil. Başka bir arkadaşıma ait hesaptan ulaşıp uzunca bir mesaj yazdığım bu tahammülsüz gazeteci beye "Bu sorun bana göre değil matematiğe göre daha büyük "sevgili" ağabeyim" dedim.
Doğrusu da budur sorunun büyüklüğünü ve önceliğini matematik belirler. Ama ne yazıp ne yazamayacağınızı başkaları belirliyorsa ne yazık ki matematik çaresiz kalır öfkelenirsiniz. 
Arka planda konuyla ilgilendiğini söyleyenler de yok değil ama arka planda çalışması verimli olan tek şeyin bilgisayar işlemcileri olduğu kanısındayım. Arka planda düşündüğünü haykıramıyor, yazamıyorsan bir etkin de olmaz. Siyasetçi, gazeteci ya da her kim olursa olsun mert olalar her zaman ön planda mücadele eder.
Bu tip tesislerde kazalar kaçınılmazdır ve araştırdığınızda tümünde kazalar olduğunu görürsünüz. Artacak tanker trafiği diğer bir konu her gün yüzlerce tanker Alanya'dan bölgeye dağılacak gidiş ve dönüş noktası da aynı olduğundan bu trafik kaosa dönüşecek.300 metre boyunda ve 160.000 akaryakıt taşıyan tankerlerin ayda 4 sevkiyat yapmasından bahsediyoruz. 640.000 akaryakıtı dağıtabilmek için sizce akç tane kamyon üstü tankere ihtiyaç var? 
İtalya'da otoyolda yaşanan bir tanker kazasını internet üzerinden araştırır kaza videolarını izlerseniz çevremizdeki kamyon üstü tankerlerin ne kadar tehlikeli olduklarını görebilirsiniz. 
Turizmi baltalamak adına ülkemizde terör eylemi düzenletip bunun propagandasını yapanların olası bir kaza ile Türkiye turizmine nasıl zarar verebileceğini bir düşünün. 
Bu tesislere ihtiyaç vardır ama belli aktörler tarafından belli amaçlarla Alanya sahillerine kaydırılan ve halktan ustaca gizlenen bu projenin yeri Türkiye turizm gelirlerinin %10 luk bölümünü tek başına sağlayan Alanya değildir. 
Yeşilöz ve Uğrak mahalleleri ile Kargıcak bölgesine kadar olan bakir sahil şeridinde emlak ve turizm sektörü doğmadan ölmüştür. Emlak değerleri düşmüş tesis inşa etme planı yapan yatırımcılar bölgeyi gözden çıkarmıştır. Alanya'dan bakıldığında da rahatsız edici bir görüntü oluşturacak olan 325 metrelik bir iskeleye yanaşmış 300 metrelik bir tankerin manzarası eşliğinde hiçbir turist çayını yudumlamak istemez, bu denzin balığını yemek bu denize girmek istemez. Yakın gelecekte bu denize girmeniz de zaten pek mümkün olmayacak. 
Alanya her caddesinde sokağında anılarımızın olduğu bir cennet, bizim cennetimiz. Halkın emanet ettiği geçici hizmet yetkisi hiç kimseyi Alanya'nın sahibi yapmaz. Bu emanete ihanet edip, doğmamış nesillerin, yüzbinlerin hakkını geleceğini heba edemez keyfinize göre şekillendiremezsiniz.
Ne diyelim herkes dürüst herkes müslüman! Hayırlı Cuma'lar."